OBSESYON NEDİR?
1850’lerden bu yana bilimsel bir inceleme, araştırma ve tedavi niteliği taşıyan obsesyon olgusu psikoloji bilimi tarafından zihne ait bir takıntı, zihnin yanlış çalışmasından kaynaklanan bir durum olarak ele alınır.

Ancak obsesyon olgusu metapsişik araştırmalar kapsamında da ele alınıp incelenmiş ve oldukça geniş bir bilgi birikimine ulaşılmıştır. Bu anlayış çerçevesinde obsesyon, psikolojide tanımlandığı gibi zihne ait bir takıntı, zihnin yanlış çalışmasından kaynaklanan bir durumu ifade etmez. Genel bir tanımlama ile bir varlığın bir başka varlığın iradesine el koyarak veya benzer bir eğilimi taşıyarak o varlığı kendi arzu ve istekleri doğrultusunda yönlendirmesine, etkisi altına alma gayretine obsesyon denir.

Bu durumda bir insanın kendi şuurunda veya şuuraltında mevcut olmayan etkiler söz konusudur. Bir varlığın bir başka varlıktan gelen tesirleri alarak, bu tesirlere itaat ederek bu uyaranlar doğrultusunda hareket etmesi, çeşitli halleri yaşaması, iradesi dışında gelişen çeşitli hareketleri yapması demektir. Demek ki obsesyonda bir etkileyen bir de etkilenen varlık vardır. Etkileyen varlığa obsedör, etkilenen varlığa ise obsede denir.

Obsedör, obsedeye kendi egoizması doğrultusunda musallat olur. Onun iradesine, hürriyetine, vicdani hareketlerine, seçme özgürlüğüne, vazife yapma hakkına kısaca varlığın kendi idraki doğrultusunda yaşamasına el koymak ister. Böylece etkin olan kuvvet, bir varlığın kendi iradesiyle oluşturduğu tekamül planına el koymaya çalışıp o varlığın kendi öz varlığından aldığı uyaranlarla değil de başka bir kaynaktan gelen uyaranlarla yönlendirmeye, tekamülüne müdahaleye kalkışır. Obsesyonu daha iyi anlamak için ölüm, spatyom ve perisprital beden hakkında bilgilenmek gerekir.

 Ölüm, Spatyom ve Perispri

 PERİSPRİ, her ruh varlığının kendi cevheri etrafındaki enerjetik bedeni olup aynı zamanda varlığın akaşik kayıtlarının tutulmasını sağlayan, varlığın madde ile ilişki kurmasını sağlayan şuur alanıdır. Bedensiz bir varlık, bir cenine enkarne olacağı zaman perisprital bedenini yoğunlaştırarak şuur alanını daraltıp bedeni etkisi altına alır. Ruhun duyum aracı olan bu beden, sinir sistemi vasıtasıyla bedeni etkisi altında tutup yönetirken, ruhtan fiziğe, fizikten ruha bilgi transferini sağlar.

 Ölüm anı gelen varlık, şuur alanını fizik bedenden çekerek spatyoma, yani ötealeme intikal eder. Hem bedensiz varlıklar hem de bedenli varlıklar birbirlerinin duygu, düşünce ve ruhsal hallerini perisprital bedenleri sayesinde algılamaktadır. Obsesyona yakalanmada perisprital bedenler arasındaki enerjetik uyumun doğrudan rolü vardır.

Aslında bedenli ve bedensiz varlıklar iç içe yaşamaktadır çünkü spatyom dünyanın çok ötesinde olan farklı bir yer değildir. Spatyom, adeta dünyaya girişim yapan süptil madde ve enerjilerin oluşturduğu, kendi içinde farklı şuur kuşakları olan bir boyuttur. Bedenli ve bedensiz varlıkların enerjetik titreşimleri birbirinden farklı olduğu için birbirlerini doğrudan algılayamaz, göremez. Spatyomda bulunan bedensiz varlıklar arasında bizimle irtibat kurabilen veya kurmak isteyen, düşük seviyeli arzuları olan varlıklar olabileceği gibi yüksek seviyeli arzuları olan varlıklar da olabilir.

Spatyoma intikal etmiş olan bedensiz varlıklar, tekamül seviyelerine göre yani şuur alanlarının titreşim yoğunluğuna göre spatyomun farklı şuur alanlarında bulunur. Varlık geliştikçe, içinde bulunduğu ortamın yasalarını idrak ettikçe daha üst şuur alanlarına doğru yükselir. Ancak spatyomun dünyamıza en yakın katmanları yeterince olgunlaşamamış, dünyanın cazibesinden, maddi cazibelerden kurtulamamış, arzu ve tutkularının esiri olmayı sürdüren varlıklarla doludur ve bu varlıklar bedenlenmedikleri dönemlerde dünya ile irtibat kurmak isteyebilirler. Böyle bir isteği yoğunlaştırmış ve uygun bir zemin bulabilmiş bir bedensiz varlık, bir bedenli varlığı şuur alanlarının girişim yapmasıyla obsede edebilir.

 Bir Bedensizin Bir Bedenliyi Obsesyonu

 PERİSPRİTAL BEDENLER arasındaki titreşimler nedeniyle varlıklar birbirini iter veya çeker. Birbirini çeken varlıklardan biri diğerini etkisi altına alır ve obsesyon denilen süreç başlar. Böylece bir bedensiz varlık bir bedenli varlığın perisprital bedenini etkileyerek o varlığın fizik bedenini kendi bedeniymiş gibi kullanmaya başlar. İnsan hangi yaşta, hangi inançta olursa olsun, obsesyona yakalanabilir.

Obsede olmaya başlayan varlık başlangıçta bu harici telkini hissedebileceği gibi hissetmeyebilir de. Birey dış etkiye riayet etmemeyi, uyum sağlamamayı iradî olarak başarabilirse obsesyona yakalanmaktan kurtulabilir. Ancak karşı koyamaz ve bu fikirlerin kendi öz varlığından geldiği zannına kapılırsa obsesyon başarılı olur. Obsesyonun fizik tezahürlerinin ortaya çıkmasıyla iş bitmiş demektir. Tezahürler ortaya çıkmadan önce obsesyon yukarıda yani ince seviyedeki enerjetik bedende gerçekleşmiş demektir. Fizik tezahürlerin ortaya çıkma süresi vakaya göre değişir.

Her insan obsesyona yakalanmaz. Bir insanın obsesyona yakalanması perisprital bedeni ile fizik bedeni arasındaki bağlantının gevşemesine bağlıdır. Bağlantının gevşemesi, varlığın kendi ruhsal varlığından gelen tesirlerin azalmasıdır. Bu durumda başka varlıklardan gelen dış tesirler süratle o varlığın eterik bedenini etkilemeye başlar. Bu haricî tesirin etkisi altında kalmaya başlayan insanın fizik bedeni, bedensiz varlığın etkisini hisseder ve ona tabi olmaya başlar. Böylece bedensiz varlığın iradesi doğrultusunda hareket etmeye başlayan insan, bir başka varlığın tezahür aracı olur. Bedensiz varlık, bedenli varlığı kendi isteği ve iradesi doğrultusunda yönlendirip, onu konuşturarak veya ona kendi düşüncelerini yazdırarak fikirlerini bedenli varlık aracılığıyla ifade eder. Bir başka varlığın tekamül aracı olan bedeni ele geçirerek kendi çıkarları doğrultusunda kullanır. Tek kelime ile onu manyetize eder. İlerlemiş vakalarda bedenli varlık, bedensiz varlığın arzularını körü körüne yerine getiren bir oyuncak durumuna düşer.

Tesirlerin birey üzerindeki etkisi hem düşünceleri üzerinde hem de bedeni üzerinde kendini gösterebilir. Gülünç davranışlar, abuk sabuk hareketler, çığlık atmalar, bir insanı öldürebilmek, intihara teşvik etmek gibi birçok anormal davranışları yaptırabilmektedirler.

Yazar : Fadime ÇELİK
bilyay.org.tr den alınmıştır.

Yorum Ekle